İmam El Sahibüzzaman Askerleri
  Hz.Mehdi a.s
 

MEHDİLİK NE DEMEKTİR?

Ahir zaman ve Mehdiyet kavramları bazı insanlar için çok tanıdık olmayabilir. Bu nedenle öncelikle bu iki kavramı açıklamakta yarar vardır. Ahir zaman sözü, "son dönem" anlamına gelir. İslam'a göre ahir zaman, kıyamete yakın bir zamanda, Kuran ahlakının hakim olacağı ve insanlar arasında çok yaygın olarak yaşanacağı bir dönemi ifade eder.

İnsanların hayalinde her zaman için daha güzele, daha iyiye yönelik bir özlem bulunmaktadır. Daha güzel bir manzara, daha güzel bir yiyecek, daha iyi ve toplumsal sorunların yaşanmadığı bir hayat, refah, huzur, bolluk, güzellik... İşte ahir zaman da tüm bu "daha iyi", "daha güzel" kavramlarını içinde barındıran bir çağı ifade eder. Ahir zaman, sıkıntının ve kıtlığın yerini bolluğun ve bereketin, adaletsizliğin yerini adaletin, ahlaksızlığın yerini güzel ahlakın, kargaşanın yerini barışın ve huzurun aldığı ve tüm inanan kulların asırlardır özlemini duydukları, İslam ahlakının hakim olduğu kutlu bir dönemdir.

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu dönemi ve özelliklerini açıklayan detaylı anlatımlar yer alır. Peygamberimiz (sav)'in ardından bazı İslam büyükleri de ahir zaman hakkında önemli açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu anlatımlara bakıldığında, ahir zamanın, birbirini izleyecek olan bir takım önemli olay ya da süreçlerle dolu olduğunu görürüz. Ahir zaman dünyanın önce büyük bir bozulma ve karmaşa yaşadığı, ancak sonra da gerçek dinin yaşanmasıyla kurtuluşa kavuştuğu bir dönemdir.

Ahir zamanın ilk aşamasında, dünya Allah'ı inkar eden bir takım felsefi sistemler nedeniyle dejenere olacaktır. İnsanlar yaratılış amaçlarından uzaklaşacak, bunun sonucunda büyük bir manevi boşluk ve ahlaki bozulma oluşacaktır. Büyük felaketler, savaşlar ve acılar yaşanacak, insanlar "Nasıl kurtuluruz?" sorusunun cevabını arayacaklardır.

Ahir zamanın bu dönemi, aynı zamanda dinin de dejenere edildiği bir dönemdir. İslam dini, içine sokulan birtakım hurafeler ve batıl inanışlar nedeniyle aslından uzaklaştırılmıştır. Dindarlık adı altında tutuculuk ve ikiyüzlülük yapan bazı kimseler bu hurafeleri daha da yaygınlaştırmak için çabalamakta, İslam'ın özündeki güzel ahlakın kavranmasına engel olmaktadırlar. Bir yanda ateizmi ve dinsizliği telkin eden felsefeler, öte yanda da dini içten tahrip eden bu tutucu güçler, insanlığı büyük bir karanlığa sürüklemiştir.

Ancak Allah, ahir zamanın bu büyük karmaşası içindeki insanları kurtuluşa ulaştıracaktır. Yolunu şaşırmış olan insanlığı doğru yola davet etmek için, "Mehdi" (doğruya götüren) sıfatını taşıyan üstün ahlaklı bir kulunu vesile kılacaktır. Hz. Mehdi (a.s.), önce İslam dünyasının içinde fikri bir mücadele yürütecek ve İslam'ın aslından kopmuş olan Müslümanları gerçek imana ve ahlaka döndürecektir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin bu noktada üç temel görevi vardır:

1. Allah'ı inkar eden ve dinsizliği destekleyen felsefi sistemlerin çürütülmesi.

2. İslam'ı, onu dejenere etmiş olan ikiyüzlü kimselerin boyunduruğundan kurtararak hurafeciliğe karşı mücadele edilmesi. Kuran'ın hükümlerine dayanan gerçek İslam ahlakının ortaya çıkarılması ve uygulanması.

3. Tüm İslam dünyasını siyasi ve sosyal yönlerden güçlendirmesi, huzur, güvenlik ve refah sağlaması, toplumsal sorunları çözmesi.

Hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi (a.s.)'yle aynı dönemde dünyaya yeniden dönecek olan Hz. İsa ise, özellikle Hıristiyan ve Yahudi dünyasına hitap edecek, onları içine düştükleri hurafelerden sıyrılıp Kuran'a göre yaşamaya çağıracaktır. Hıristiyanların Hz. İsa'ya uyması ile birlikte, İslam ve Hıristiyan dünyaları tek bir inançta birleşecek ve dünya "Altınçağ" olarak anılan büyük bir barış, güvenlik, mutluluk ve refah dönemi yaşayacaktır.

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zamanın başlangıç alametleri ile ilgili çeşitli açıklamalar mevcuttur. Ayrıca Kuran'da da bu döneme işari manada bakan ayetler vardır. Bu bölümde çeşitli ahir zaman alametleri, hadisler ve Kuran ayetleri doğrultusunda açıklanmaktadır.

 

PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN, MEHDİYET KONUSUNA KURAN'DA İŞARET OLDUĞUNU BİLDİREN ÇEŞİTLİ HADİSLERİ VARDIR

 

"Hz. Mehdi (a.s.) tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir."

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)

 

 

Görüldüğü gibi bu hadis, Kuran'da yer alan Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman kıssalarını, Hz. Mehdi (a.s.) konusuyla bağlantılı olarak incelememize işaret etmektedir.

Aşağıdaki hadislerle de Kehf ve Talut kıssalarında ahir zamana bakan çok önemli işaretler olduğu haber verilmektedir. Peygamber Efendimiz, ahir zaman ve Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili hadislerini çok çeşitli şekillerde anlatabilirdi. Ancak burada verilen örneklerde de görüldüğü gibi özellikle Kuran kıssalarıyla bağlantı kurarak anlatması, söylediğimiz meseleye çok kuvvetli bir delil teşkil etmektedir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

 

"Ashab-ı Kehf, Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcıları olacaktır."
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)

"Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcılarının sayısı Talut ile nehri geçenler kadardır."
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)

 

 

Bu bakış açısıyla incelendiğinde Kuran'da İslam ahlakının yeryüzüne hakim olacağı bir dönemin varlığına işaret eden birçok ayet olduğu görülmektedir.


  

KURAN'DA AHİR ZAMANA VE HZ. MEHDİ (A.S.)'YE
İŞARET EDEN AYETLER

Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz. (Kasas Suresi, 5)

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz. (Araf Suresi, 94)

Andolsun, senden önceki ümmetlere (peygamberler) gönderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye. (Enam Suresi, 42)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır. (Rum Suresi, 41)

Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı. (Nahl Suresi, 112)

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)

... Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. (Meryem Suresi, 59)

Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır... (Taha Suresi, 124)

Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik. (Araf Suresi, 96)

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı. (Hud Suresi, 116)

O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez. (Bakara Suresi, 205)

***

Gerçekten sen, gönderilen (elçi)lerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde(sin). (Yasin Suresi, 3-4)

Kitap ehlinden ve müşriklerden inkar edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi. (O delil de) Allah'tan gönderilmiş bir elçi (ki,) tertemiz sahifeleri okumaktadır; onların içinde dosdoğru 'yazılı-hükümler' vardır. (Beyyine Suresi, 1-3)

İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler: "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler. (Yunus Suresi, 2)

Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. (Yunus Suresi, 47)

Müşrikler istemese de o dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 33)

Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter. (Fetih Suresi, 28)

Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)

Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. (Al-i İmran Suresi, 104)

Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı. (Secde Suresi, 24)

Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size Benden bir yol gösterici gelecektir; kim Benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." (Taha Suresi, 123)

Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır. (Zümer Suresi, 33)

***

Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. (Enfal Suresi, 39)

İnkar edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o. (Al-i İmran Suresi, 12)

Bizim uğrumuzda cehd edenlere (çaba harcayanlara), şüphesiz yollarımızı gösteririz. Gerçekten Allah, ihsan edenlerle beraberdir. (Ankebut Suresi, 69)

Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa:) "Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek"  dedi. (Araf Suresi, 128-129)

O, suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı gerçekleştirmek ve batılı geçersiz kılmak için (böyle istiyordu.) (Enfal Suresi,

Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

De ki: "Şüphesiz Rabbim hakkı (batılın yerine veya dilediği kimsenin kalbine) koyar. O, gaybleri bilendir. De ki: "Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir." (Sebe Suresi, 48-49)

De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur. (İsra Suresi, 81)

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. (Tevbe Suresi, 32)

Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)

Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. (Saff Suresi,

Sonra biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü'minleri kurtarmamız bizim üzerimize bir haktır. (Yunus Suresi, 103)

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip-kopartılırız." Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem'de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar. (Kasas Suresi, 57)

İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun refah içinde şımarıp azan önde gelenleri (şöyle) demişlerdir: 'Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz'(O peygamberlerden her biri şöyle) Demiştir: 'Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı? Onlar da demişlerdi ki: 'Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız'. (Zuhruf Suresi, 23-24)

***

Gönderilmişlere selam olsun. (Saffat Suresi, 181)

İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin. (Bakara Suresi, 252)

... Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 148)

Ve derlerdi ki: "Biz, ünlenmiş bir şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz?" Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilen (elçi)leri de doğrulamıştı. (Saffat Suresi, 36-37)

Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır. (Saffat Suresi, 171-173)

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi. (Enam Suresi, 34)

Birbiri ardınca gönderilenlere andolsun (Mürselat Suresi, 1)

Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 9)

***

Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir... (Nur Suresi, 55)

Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman, ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)

Andolsun, biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "Şüphesiz Arz'a salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105)

Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir. (Ahzab Suresi, 27)

Sonra, nasıl yapıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık. (Yunus Suresi, 14)

... Kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir ilah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz. (Neml Suresi, 62)

Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir. (Hac Suresi, 41)

Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139)

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. (Şuara Suresi, 227)

Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları) mirasçılar kıldık... (Araf Suresi, 137)

Allah, yazmıştır: "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)

Allah'ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir. (İbrahim Suresi, 47)

Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır). Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti. (İbrahim Suresi, 14-15)

Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele. (Saff Suresi, 13)

Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin. (Fetih Suresi, 1-3)

... Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı. (Fetih Suresi, 27)

Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Yunus Suresi, 64)

De ki: "Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz." (Taha Suresi, 135)

Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)

Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de... (Nisa Suresi, 59)

 "Korkma" dedik. "Muhakkak sen üstün geleceksin." (Taha Suresi, 68)

***

Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler. (Fatır Suresi, 29)

Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat artırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261)

Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabbiniz var. (Sebe Suresi, 15)

Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle biz muhakkak vereceğiz. Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 96-97)

Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 25-26)

De ki: "Şüphesiz 'lutuf ve ihsan (fazl)' Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah (rahmeti) geniş olandır, bilendir. O, kime dilerse rahmetini tahsis eder, Allah büyük 'lutuf ve ihsan (fazl)' sahibidir." (Al-i İmran Suresi, 73-74)

 

Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi, 269)


HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN GELİŞİNDE ŞÜPHE YOKTUR
Hz. Mehdi (a.s.) Hakkındaki Hadisler Mütevatirdir
"Tevatür", kelime anlamı olarak "kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber" demektir. (Büyük Lugat-Tür-Dav, 3003) Hadis bilimcilere göre; bir haber birçok kişi tarafından rivayet edilmişse ve bu ravilerin biraraya gelip, haber uydurmaları, durumları itibarıyle mümkün değilse buna "Mütevatir" haber denilir. Birçok İslam alimi, Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili hadislerinin mütevatir olduğunu bildirmiştir:

İbni Hacer Askalani Fethü'l-Bari'de; Hz. Mehdi (a.s.)'nin bu ümmetten olacağı ve Hz. İsa (A.S.)'nın onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler tevatür etmiştir, der. Şevkani de İsa'nın ineceğine dair hadislerin sayısının 29'a ulaştığını söyleyerek, bunları bir bir nakletmiş ve sonunda: "Bizim naklettiğimiz hadisler görüldüğü gibi tevatür haddine ulaştı. Bu beyanımızla şu sonuca varılıyor ki, beklenen Hz. Mehdi (a.s.) hakkındaki hadisler, Deccal hakkında hadisler ve İsa'nın inmesine dair hadisler mütevatirdir" demiştir.
(Sünen-i İbn-i Mace 10/338)



Hz. Mehdi (a.s.)'nin geleceğine dair olan sahih hadisler tevatür niteliğini taşımaktadır.
(Kıyamet Alametleri, s.193)

Onların zannına göre, Hz. Mehdi (a.s.) vefat etti; geçti gitti... Halbuki, bu babda gelen sahih hadis-i şerifler meşhurdur. Hatta tevatür-ü manevi derecesinde olup, taifenin sözlerini tekzip etmektedir.
(Mektubat-ı Rabbani, 2/250)

Hz. Mehdi (a.s.)'nin geleceğine dair Resulullah (sav)'dan tevatür düzeyinde birçok hadis rivayet edilmiştir...
(eb'ul-Hasan Muhammed b. Hasan el-Überi  Sicistani, Menakıb'üş-Şafii/Dr.G.Hüseyin Tacirineseb, Mehdilik ve İmam Mehdi, s.88 ve 405)

Hz. Mehdi (a.s.)'nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği, Peygamber ailesinden ve Fatıma oğullarından oluşu, tevatür ölçüsüne ulaşan hadislerle açıklanmıştır ve bu hadisleri inkar etmenin hiçbir anlamı yoktur... Tevatür ölçüsünü aşan, doğru ve açık hadislerde, Hz. Mehdi (a.s.)'nin Fatıma soyundan olup, dünya sona ermeden zuhur edeceği, zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyaya, adalet ve hakkaniyet getireceği, onun zamanında İsa Mesih'in gökten ineceği ve onun önderliğinde namaz kılacağaı kanıtlanmış bulunmaktadır.
(Şerif Muhammed b. Resul Berazenci Medeni, el-işae, s.184 ve 305 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s.328)
Kıyamet gününün en büyük alametlerinden birisi de, hakkında tevatür derecesini aşacak derecede hadis bulunan bir kişinin zuhur edeceğidir. Birçok hadis hafızları, Hz. Mehdi (a.s.)'nin Peygamber soyundan olduğunu kabul etmişlerdir, böyle mütevatır bir konuya sırt çevirmek yakışık almaz. Hak ehlinin inancına göre, Hz. Mehdi (a.s.) İsa Mesih'ten ayrıdır. Hz. Mehdi (a.s.), Mesih'ten önce zuhur edecektir. Bu konu Sünni bilginleri arasında, onların inancından sayılacak kadar yaygınlık kazanmıştır.
(Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefareyni, Levaih'ül-Envar'ülBehiyye şehri, C.2, s.74-76-86'dan özet)

Muhammed b. Ali Şevkani, "et-Tavzih..." isimli kitabında şöyle söylemiştir: ...Bunlar (Hz. Mehdi (a.s.), Deccal ve Mesih ile ilgili rivayetler) hiç kuşku yok ki, mütevatır hadislerdir, Peygamber'in buyruğu hükmündedir... Buna göre, Deccal ve Mesih hakkındaki rivayetler mütevatır olduğu gibi Hz. Mehdi (a.s.) hakkındakiler de mütevatırdırlar...
(Muhib b. Salih el-Bureyni, Ikd'üd-Dürer fi Ahbar'il-Muntazar, s.14-15 / Ebu Tayyib Muhammed Sıddık Kunuci, el-İzaetü... s.95 ve 130 / Mehdilik ve İmam Mehdi s.329)

Hz. Mehdi (a.s.) hakkındaki hadisler, manevi tevatür ölçüsünü geçmiş, inkar edilmelerinin bir anlamı yoktur.
(Şeyh Hasan Advi Hamzavi, Meşarik'ül-Envar, F.2, s.115, -1307 H. Basımı / Mehdilik ve İmam Mehdi s. 329)
  ...Hz. Mehdi (a.s.) hakkındaki hadisler tevatür ölçüsünden çoktur. "Sünen", "Mesned" ve "Mu'cem" kitaplarında mevcuttur.
(M.Sıddık b. Hasan Kunuci, el-İzaetü... s.94)
 
 
Yukarıda isimlerini verdiğimiz kaynaklar dışında pek çok kişi daha sayısız eserinde Hz. Mehdi (a.s.) hakkında ulaşan hadislerin tevatür derecesinde olduğunu açıklamışlardır. Bu İslam alimlerinden bazıları ve bu konuda açıklama yaptıkları eserleri şunlardır:
  1. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf Genci Nufeli, el-Beyan fi Ahbari Sahib'üz-Zaman, s.126
  2. Şemseddin Muhammed b. Ahmed Kurtubi, et-Tezkiretü fi Ahval'il-Mevta ve Umur'il-ahireti, s.710
  3. İbni Kayyim Cavziye Muhammed b. Ebi Bekr Dımışki, el-Menar'ül-Münif, s.142
  4. Şehabeddin b. Hacer Ahmed b. Ali Askelani, Tahzib et-Tahzib, C.9, s.126
  5. Celaleddin Abdurrahman Suyuti, Arf'ül-Verdi, eki el-Havi Lilfetavi, C.2, s.165
  6. Eb'ul-Abbas b. Hacer Ahmed b. Muhammed Haytemi, Sevaik'ül-Muhrika, s.99 / El-Kavl'ül Muhtasar, s.23
  7. Şerif Muhammed b. Resul Berazenci Medeni, el-İşae, s.147, 185
  8. Şemseddin Muhammed b. Ahmed Sefarini, Levaih'ül-Envar'il-Behiyye, C.2, s.89 / Ahval-i Yevm'ül-Kıyamet, s.33
  9. Muhammed b. Ali Sabban Mısri, İs'afur-Rağibin, Nur'ul-Ebsar haşiyesinde matbu s.192 Sevaik'ül-Muhrika'dan naklen.
  10. Mü'min b. Hasan Mü'mim Şeblanci, Nur'ul-Ebsar, s.189
  11. Muhammed Sedik Hasan Kunuci Buhari, el-İzae, s.120
  12. Muhammed b. Cafer İdrisi Ketanı, Nzm'ül-Mütenasır Fi'l-Hadis'il-Mütevatir, s.145
  13. Eb'ul-Feyz Ahmed b. Muhammed Ğumari, İbraz'ül?Vehm'il-Meknun, s.3-4
  14. Abdülmuhsin b. Muhammed Abbad, Meccelet'ül-Camiat'ül-İslamiyye, sayı 3, yıl 1, s.598
İslam Alimleri'nin Hz. Mehdi (a.s.)'nin Gelişi ile İlgili İzahları
Birçok büyük İslam alimi ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)'nin gelişinde hiçbir şüphe olmadığını ifade eden açıklamalar yapmıştır. Bunların arasında en ünlülerinden biri Muhyiddin Arabi'dir. Futuhat-I Mekkiye isimli eserinde Muhyiddin Arabi şöyle söylemektedir:
"Muhakkak ki, yeryüzü zulüm ve haksızlık ile dolduğu sırada Allah'ın halifesi kıyam edecek, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak... Genel kazancı halka arasında eşit olarak paylaştıracak, halka adaletle hükmedecek ve anlaşmazlıklarda hakemlik edecek... Allah onun işini bir gecede düzene koyacak, zafer hep onun önünde yürüyecek... Ayağını Peygamberin ayağının yerine koyacak (onun izinde yürüyecek) ve hiçbir zaman sapmayacak... Dağınık dinleri (batıl inançları) ortadan kaldırıp, sadece hak dini hakim kılacak..."

(Muhyiddin Arabi, el-Futuhat El Mekkiye, 366. bab, C.3, s.327-328)

 

 
Bu konuda açıklamayapan bir diğer kişi ise Mısırlı ünlü yazar Şeyh Mansur Ali Nasif'tir. Bir eserinde Mehdilik inancını şu şekilde tanımlamaktadır:
Ehl-i Beyt'ten Hz. Mehdi (a.s.) adında bir zat kaçınılmaz olarak zuhur edecek, İslam topraklarına  hakim olacak, Müslümanlar kendisini izleyecek ve O, Müslümanlar arasında adaletle, hakkaniyetle davranacak, dini sağlamlaştıracak. Ondan sonra Deccal ortaya çıkacak ve Mesih (Hz. İsa) inerek Deccal'ı etkisiz hale getirecek veya öldüdürülmesinde Hz. Mehdi (a.s.)'ye yardım edecektir.

(et-Tac'ül-Camiü Lil-Usul, C.5, s.341)

 

 
Mısır el-Ezher Üniversitesi İnançlar kürsüsünde öğretim görevlisi olan yazar Seyyid Sabık ise, İslam Konferansı tarafından seçilmiş bir kitap olarak yayınlanan el-Akaid'ül İslamiyye isimli kitabında Hz. Mehdi (a.s.)'nin gelişi ile ilgili şu açıklamaları yapmaktadır:
Hz. Mehdi (a.s.) hakkında sözün özü şu ki; O, zamanın sonunda, pek yakında zuhur edecektir... Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken, O, adalet ve hakkaniyetle dolduracaktır. O muhakkak surette İslam kanununu ortaya koyacak ve yıpratılmış olan Peygamber sünnetini canlandıracaktır.

(el-Akaid'ül-İslamiyye, s.250)

 

 
Alaeddin Ali b. Hişam Muttaki Hindi de, "er-Reddü..." isimli kitabında şöyle demiştir:
Allah'ın rahmeti sana olsun bil ki; vaad edilen Hz. Mehdi (a.s.)'nin varoluşunda hiç kuşku yoktur. Üç yüz hadis ve eserle hatta daha fazlası ile bu kanıtlanmıştır.

(Casim Mühelhil, el-Burhan, c.1, s.339 / Mehdilik ve İmam Mehdi, s.328)

 

 
Ünlü İslam alimlerinin, bu açıklamaların yanısıra, Hz. Mehdi (a.s.)'nin gelişi ile ilgili konuların ehl-i Sünnet inancı olduğuna dair de detaylı açıklamaları mevcuttur. Bu açıklamalardan birkaçını şöyle sıralamak mümkündür:

Ebu Muhammed Hasan b. Ali el-Berbehari Hanbeli "Şerh'üs-Sünnet" isimli kitabında ehl-i Sünnet inançlarını sıralayarak şöyle yazıyor: "...Ve Meryemoğlu İsa'nın gökten ineceğine, Deccal'ı etkisiz hale getireceğine ve Muhammed (sav) oğullarından Kaim'in (Hz. Mehdi (a.s.)) arkasında namaz kılacağına inanmak."
(Casim Mühelhil, el-Burhan..., C.1, s.426)

Doğru hadislere dayanılarak, kesin olarak inanılan bir konu da (zuhur edecek olan) Hz. Mehdi (a.s.)'nin varlığıdır. Onun zamanında Deccal ve Mesih de ortaya çıkacaktır.
(İbni Hacer, Ahmed b. Muhammed Haytemi Şafii, el-Kavl'ül-Muhtasar fi Alamat'il Mehdiyyül-Muntazar s. 74)
Eb'ul-Eşbal Ahmed Muhammed Şakir "Şerh-i Müsned-i İmam Ahmed" isimli kitabında: Birçok sahabeden doğru senetlerle ulaşan doğru sünnete göre: (Hz. Mehdi (a.s.)'ye inanmak) kanıtlanmış, bunun doğruluğundan kuşku duymak kimsenin haddinde değildir.
(Casim Mühelhil, el-Burhan... Mukaddimesi, C.1, s.343)
Demek ki, Hz. Mehdi (a.s.)'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir, ona inanmak Peygamber (S)'in buyruğunu doğrulamak için gereklidir. Nitekim bu konu Ehl-i Sünnet inanç kitaplarında kayeddilmiş ve kanıtlanmıştır.
(Eb'ul-Feyz Ahmed b. Muhammed Ğumari Şafii, İbraz'ül-Vehm'ül-Meknun, s.3-4)
 
 
İslam alimlerinin Hz. Mehdi (a.s.)'nin gelişi ve yapacakları hakkındaki hadisler ile ilgili yaptıkları bu izahlar kuşkusuz son derece önemlidir. Ancak daha da önemlisi Peygamberimiz (sav)'in ahir zaman ve Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili hadislerinin günümüzde tek tek ve birbiri ardısıra gerçekleşiyor olmasıdır. Kuşkusuz bu olayların Peygamberimiz (sav)'in bir mucizesi olarak gerçekleşmesi, doğrulukları üzerinde herhangi bir şüphe bırakmamaktadır.
 
 
  Bugün 4 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol